18.08.2022 - Bir olma bilinci ile daha güvenli, daha sağlıklı günlere…
Dünyadaki tüm canlılar varolmayı kendileri seçemedikleri gibi yaşam sürecinin doğal şartlarda bitimini de kendisi belirleyemez ancak yaşam süresi boyunca ‘yaşama hakkı’ dediğimiz en temel hakla güvenli bir şekilde yaşamayı hakeder ve güvenli bir yaşam sürmek için sahip olduğu hakları bilmesi ve uygulaması gerekir.
Yaşama hakkı insanlığın en önemli temel haklarından olup ülkemizin Anayasasında Devletin temel amaç ve görevlerinde tanımlanmıştır. Ülkemiz 1949 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin yayımlanmasını takiben ‘Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır.’ ifadesiyle tüm bireylerin güvenli yaşama hakkının olduğunu kabul etmiş ve bunu duyurmuştur. Bunun yanısıra temel haklar konusunu kesin hükümlerle çerçevelemiş dinimizde ve kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’de de can güvenliğinin sağlanması ve insan canının korunması ile ilgili ayetler açıkça görülmektedir.
Bugün sahip olduğumuz, hayatımızı kolaylaştıran, yaşamımızı programlamamızı sağlayan ve diğer canlılardan ayrılan en önemli özelliğimiz olan zekamızı daha üst düzeyde kullanmamızı sağlan tüm gelişmeleri bilime ve bilim yolunda verilen emeklere borçlu olduğumuzu hatırlatmak isterim. Ülkemizin ve Cumhuriyetimizin sağladığı imkanlarla yetiştirilen biz mühendislerin görevi dünya ekosisteminin sürdürülebilmesi için bilimin açtığı yolda pratik bilgiler oluşturmak, bunları uygulamak ve denetimini yapmaktır.
İnsanın yaşadığı acının kelimelere dökülmesi zor, acıyı yaşamadan önce gerekli tedbirlerin alınması acıdan çok kolaymış ki bunu hepimizi 17 Ağustos 1999 depreminde öğrendik. Devletimizin anayasasının bize verdiği yetkiyle afetlerin ve özellikle depremin yıkıcı etkilerinin önlenmesi ile ilgili yaşama hakkını teminen risk altındaki tüm alanlar ile ilgili gerek yeni projelerin yapılarak uygulanması gerekse Risk azaltma planlarının ilgili disipline mensup Yapı Denetim Mühendislerinin de dahil edilerek yapılması şart olmuştur.
Teknoloji ile birlikte bilgiye erişimin kolaylaşması sayesinde bilinç düzeyinin artığı aşikardır. Bu bilinci doğru bilgiler ile aydınlatarak çeşitli afet önleyici projelerin geliştirilmesi, bunların uygulanması ile ilgili sivil toplum hareketleri ve doğru bilinçlendirme politikasıyla uzun vadeli ve kesin hedefli planlar oluşturulması gereklidir.
Risk tespiti sonucunda binaların riskli çıkacağını öngörebildiğimiz halde içinde yaşamın devam ettiği yapılar, altyapısal olarak yeterli araştırma yapılmadan onay verilen şehir bölge planları ve İmar planları, Yapı Denetim mevzuatının kesin hükümlerine rağmen denetimi reddeden müteahhitler, meslek etiğini kaybetmiş mühendisler tüm insanlığın yaşama hakkını gaspettiği gibi ülkemizin refah düzeyini gün geçtikçe daha da düşürmektedirler. Duygularımızla yaşamayı bilen bir ülke olduğumuzu bildiğimden Hakkını gaspettiğimiz insanların ailemiz, felakete çevirdiğimiz yerin ülkemiz olduğunu hatırlarsak tüm bu sorunların peyderpey önüne geçebileceğimiz inancındayım.
17 Ağustos 1999 depremindeki kayıplarımızı rahmetle anıyor, tekrarının yaşanmamasını yürekten diliyorum. Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği Derneği olarak afetlerin etkilerinin önlenmesi ve afetle mücadele konusundaki tüm sivil toplum hareketlerine katılmayı görev bileceğimiz gibi ilerleyen günlerde kendi projelerimizin faaliyete geçirilmesi ile ilgili gerekli işlemlerin başlatılacağını bu yazı kanalı ile duyurmak isterim.
‘Bir olma bilinci ile daha güvenli, daha sağlıklı günlere…’
Dilay GÜRSOY- İnşaat Mühendisi
YDDMD Genel Sekreteri